DOĞANIN TİTREŞİMLERİ VE AĞAÇLAR

Dönüşüm arzuladığınız bir şey ise Doğa ilham verme konusunda kaçınılmaz bir yeteneğe sahiptir ve hayatınızı değiştirmeye hazırdır. Doğa titreşiminizi ve frekansınızı yükseltir ve böylece kişisel enerjilere pozitif şifalanma sağlar, büyümeye erişmenize ve yaymanıza izin vererek herkes için yüce olan iyiliğe katkıda bulunur.

Belirli ve benzersiz yaşam koşulları tarafından test edilmek kaçınılmazdır ve beklenen bir şeydir. Ancak önemli olan her bir kişinin kendi kırılganlığını nasıl ele aldığı ve üstesinden geldiğidir. Bu nedenle doğa bir merhem ve ilahi bir kıvılcım olarak hizmet eder. İlham vermeden önce iyileştirir ya da iyileştirme için ilham verir, bireyi olduğunu sandığı kişiden olmak istediği kişiye götürerek doğal bir dönüşümün gerçekleşmesine neden olur.

Her şeyi ifade eden doğa yasası sonsuz titreşimlere sahiptir. Kimya dersi aldıysanız muhtemelen atomları öğrendiğinizi ve her şeyin atomlardan oluştuğunu hatırlarsınız. Bu atomlar sabit bir hareket halindedir ve bu atomların hızına bağlı olarak nesneler katı, sıvı veya gaz olarak görünür. Ses ve düşünceler de titreşimdir. Hayatınızda kendini gösteren her şey oradadır çünkü düşüncelerinizden gelen titreşime uymaktadır.

Evren bile katı değildir, dönüşür, titreşir ve sonsuz formlarda var olur. Katı görünen bir form aslında temelde yatan bir titreşim tarafından yaratılır. Titreşimler, karşılık gelen geometrik şekillerde kendilerini ifade eder ve bu şekilde titreşimin ifadesi olan kristal biçimleri oluşturur. Kristaller de belirli titreşimine göre toplu olarak bir elementin gövdesini oluşturur. Çiçekler, kar taneleri doğadaki sonsuz sayıdaki şekil doğadaki bazı seslere tepki verdikleri için şekil alırlar. Kristaller, bitkiler gibi insanlar da görünür bir forma bürünmüş müziklerdir.

Bir sanatçı olarak doğaya ses ve ışığı yeniden fark etmemi sağladığı için ve dönüşüm yolunda beni şifalandırdığı için minnettarım. Ve Doğa sayısız sesi ve sahnesi ile zengin bir ilham kaynağı… İçsel şifanın büyük ölçüde ilham ve yaratıcılıktan geldiğini pek çok kez deneyimledim. Ve bu yolda en güçlü ilham kaynağım ve öğretmenim Doğa oldu.

Antik toplumlarda, inançlarda ve şamanik öğretilerde sembolik ve mitolojik olarak karşımıza çeşitli şekillerde çıkan dört ana element vardır. Toprak , Su , Hava , Ateş. Bunların her biri temsilidir ve bir birey olarak yaratımı anlamanıza, bütünleşmenize ve büyümenize yardımcı olabilecek bir bilinç sağlar, evrensel bir gücü salıverme ve iletmede oldukça etkilidir. Bu ifadeleri kişisel gelişimimize nasıl uygulayacağımızı anlamaya ve keşfetmeye geçmeden önce, dört elementin her birinde var olanlardan bazılarına tepkinizi gözlemleyin:…

TOPRAK      SU           HAVA         ATEŞ

Kaya ve Taş     Okyanus      Gökyüzü      Kıvılcım

Dağ                    Nehir           Bulut             Şafak

Vadi                 Göl                Rüzgar           Gün Doğumu

Çayır             Gölet                Yağmur          Gündönümü

Bataklık          Şelale            Fırtına            Alacakaranlık

Çöl ve Kum        Çiğ             Yıldırım         Gün Batımı

Ağaçlar ve Ormanlar           Sis     Şimşek        Gece

Sahil ve Adalar            Buz ve Kar   Gökkuşağı      Ay ve Yıldızlar

Toprak elementinin tıpkı güzelliğindeki çeşitlilikleri gibi sesi de çeşitlidir. Toprağın sesi mat ve soluktur ve bedende heyecan, canlılık, hareket üretir. Bütün telli(harp,keman,viola,cello,akustik gitar..) enstrümanlar ve vurmalı enstrümanlar toprağın sesini temsil eder.

Suyun sesi derindir. Akan suların sesi, yağmurun çiselemesi ve tıpırdaması, testiden kavanoza akan suyun sesi bütün hepsinin yumuşak ve yaşam dolu sesi vardır. Hayal gücü, düş, rüya , şefkat hissi ve duygu üretir.

Ateş elementinin perdesi yüksektir, şekli sarmal ve rengi kırmızıdır. Yıldırım düştüğünde, yanardağ patladığında, fişek gürültüsünde duyulur. Bütün bu sesler korku üretir fakat ateş sesleri aynı zamanda bize büyük bir enerji verir. Korkuyu bir kenara bırakıp bir gün gökgürültüsünü dinlemenizi tavsiye ederim:)

Havanın sesi dalgalanır, fırtınada veya şiddetli rüzgar estiğinde , sabah melteminin fısıltısında duyulur. Etkisi parçalayıcı, şiddetli ve içe işleyicidir. Ağaçtan,pirinçten ve bambudan yapılmış bütün enstrümanlarda havanın sesinin ifadesi bulunur. Mevlana’ nın Mesnevi de bahsettiği gibi kalbin eteşini alevlendirir. Krişna, Hindistan sanatında her zaman flütüyle resmedilmiştir. Havanın sesi diğer elementlerden güçlüdür çünkü hayat dolu ve her açıdan etkisi çoşku yaratır.

Öz titreşimlerimizin en uyumlu olduğu kaynak doğanın sesleridir. Bu yüzden kuşların melodileri bizi mutlu eder, ulu dağlardan esip yüzümüzü okşayan rüzgar şarkılarıyla okşar bizi. Akan suların seslerini işitirken ruhumuzun da hafiflediğini, sakinleştiğimizi fark ederiz ve sahile vuran dalgaların sesi alır bütün kaygılarımızı. Okyanuslardan tonlarca plastik çıkıyorsa bu bizlerin nasıl kirlendiğine ayna tutuyor. Yüzyıllık ormanların yok oluşu ile insanoğlu kendi yok oluşunu hazırlıyor.

Bizlere, doğal gücümüz ve yeteneklerimizden emin olmamamız ve korkmamız öğretildi. Doğadan uzaklaştık, koptuk, ayağımız toprağa basmaz oldu, rüzgarlar saçlarımızı savurmaz oldu. Arayışlarımızın çoğu bu yüzden hala dış dünya ile ilgili.

Halbuki uyanış gücünü kendi içimizde taşıyoruz. Ve dönüşüm yolunda bize rehberlik eden en güvenilir dostumuz doğadır. Yaslanın bir ağacın gövdesine ve kucaklayın onu, kimbilir size neler anlatacak…..

Devam edecek…….

21. 12 . 2020 Öz’Lem

Kazdağları