Tibet’in Çanakları (Tibetian Bowls-Singing Bowls)

Batı dünyasının Doğu’nun gizemli kapılarını aralamasıyla başlayan 1960’lı yıllarda yeni bir dünya yaratmak için biraraya gelen dönemin gökkuşağı çocuklarından bazıları Asya’ya doğru yola çıkmıştı.Özellikle dönemin meşhur müzik topluluğu Beatles’ın,Hindistan’a yaptığı yolculuklar birçok kişinin doğu kültürü ile tanışmasına öncülük etti.Himalayalar’da,Hindistan’da,Nepal’de dolaşan gezginler yepyeni şeyler keşfediyordu.Bunlardan bir tanesi de “Tibetian Bowls”,Tibet çanaklarıydı.
Değişik metallerden yapılmış bu yuvarlak çanaklar,ellerle vurulduğunda ya da bir tahta sopa ile çanakların üzerinde çevrildiğinde bir enstrüman sesinden farklı sesler,vibrasyonlar çıkarıyorlardı.Yüzyıllardır kimsenin haberinin olmadığı bu çanaklar nereden çıkmıştı?
1951 yılında Çin’in,Tibet’i işgali sırasında %90 yıkılan Tibet manastırlarından kaçan monklar,kutsal seramonilerinin ve meditasyonlarının önemli bir parçası olan bu çanakları da yanlarına almıştı.Fakat Himalayalar’dan kaçış süreci çok zorlu olduğu için metal çanakları,Nepal ve kuzey Hindistan’daki pazarlarda satmak zorunda kaldılar.Tibetli monkların dua ederken,mantralar söylerken ve meditasyon yaparken kullandıkları bu çanakları,Tibet halkı da yemek yemek ve su içerken kullanıyordu.Tibet çanaklarının gizemi yüzyıllardır tapınaklarda ve manastırlarda halktan saklanmıştı çünkü monklar meditasyona daldıklarında bu çanaklar sayesinde bazı sırlara erişebiliyorlardı.Onlara göre bu çanaklar gösteriş için değildi,iç dünyalarına dönüştü çünkü Ses’in ne olduğunu bilmek büyük bir güçtü,gezegenlerle ve onların ruhlarıyla Tibet çanakları sayesinde iletişime geçiyorlardı bu yüzden sırlarını yıllarca saklamışlardı.Tibetlilerin,Himalayalardaki zorlu yolculukları sırasında geride bıraktıkları çeşitli boyutlardaki bu enteresan çanakların Asya pazarlarında belirmesiyle birlikte sırları da gün ışığına çıkmaya başladı.

 

Tibet çanaklarının,beyin dalgalarına yaptığı etkileri araştırıldığında çanakların ürettikleri frekansların beyin dalgalarını da etkilediği gözlemlenmiştir.Beyindeki bilgiler sinir hücrelerine iletilir ve sinir hücrelerinin tıpkı filizlenen dallarıyla bağlantı sağlarlar.Bu aktarım sırasında hücrelerin,elektro kimyasal özelliklerine iletişim sağlayan hızlı dalgalar oluşur.İnsan beyninde bulunan 10 milyar sinir hücresinin,100.000.000 bağlantı potansiyeli vardır.Tibet manastırlarında yapılan ritüellerin asıl hedefi de çanaklarla,zillerle,gonklarla üretilen frekanslar yardımıyla insan beynindeki sınırsız potansiyeli harekete geçirip,sinir hücreleriyle daha fazla iletişime geçilerek farkındalık düzeyinin yükseltilmesiydi.
Bir tibet çanağına vurarak bir vibrasyon oluşturduğunuzda ana sesten başka armoniklerini de duyarsınız,yapıldıkları metalin materyaline göre çıkardıkları ana vibrasyon ve armonikleri değişir.Batı müziğinde daha az önem verilmiş armonikler doğu müziğinde sıklıkla kullanılmıştır.

 
Ses ve müzik entstrümanları bir frekans kümesidir.Herhangi bir ses oluştuğunda bu ana sesin içine gömülü sonsuz vibrasyonlar vardır,bu seslere armonikler ya da doğuşkanlar denir.Armoniklerde bulunan çeşitli motifler ve değişken kuvvetler sesin renkliliğini belirler.Tamamen aynı frekansta şarkı söyleyen iki sesin kendine özgü armonik yapısının farklılığı tıpkı DNA yapımızın ve parmak izimizin farklı olduğu gibi ayırt edilebilir.Aslında doğal olarak her ses harmoni ya da sesin rengi olarak ifade edilen pek çok frekansın bileşiminden oluşur.Beyaz ışığın spektrumun bütün renklerini oluşturması gibi ses de işittiğimiz gerçek çoklu ses harmonisidir.Vücudumuz,beynimiz ve özellikle kulaklarımız harmonilerin süptil etkilerine son derece duyarlıdır.
Müzik enstrümanlarının ezgilerinden oluşan seslerin içsel titreşimleri,bedende tamamen sessizlik durumundayken gözlemlenebilir.Eğer bir kişi,dış dünyada oluşan seslere kendini kapatırsa onların mırıltılarını kan dolaşımında sonra kalp atışlarında duyabilir.Çok uzun süren konsantrasyon ve meditasyonlar ile bunu deneyimleyen monklar,seslerin içerisindeki gizli bu titreşimlerin organizmada yaptığı değişiklikleri keşfetmişlerdi.Duydukları bu sesleri büyük bir estetik ile Tibet müziğine de uyguladılar.Bu frekanslar şarkı söyleme,vuruşlar,küt küt atma sesi,güm güm çarpma sesi,çınlama sesi,sızlanma sesi,boru sesi gibi seslerdi ve bunları manastırlarındaki orkestralarda kullandılar.Vuruşları davullarla,güm güm seslerini daha büyük davullarla,metalik sesleri zillerle,çınlayan sesleri çanlarla,inilti sesini shawms adı verilen obuaya benzer bir enstrümanla ve hışırtı sesini geniş spiral şeklinde olan bir deniz kabuğu ile çıkardılar.

 
Tibet monklarından birinin Eva Rudy Jansen’ın kitabında tibet çanaklarının gizemiyle ilgili söyledikleri şöyle;
“Bütün varlıklar ve her şey hatta ruhsuz varlıklar dahi Ses’den üretilmiştir.Her varlık ve her şeyin sesi vardır.Fakat her an üretilen bu sesler,canlı varlıkların veya cansız şeylerin durumuna göre değişir.
Evrendeki her şey dans eden ve hareketleriyle sesler üreten atomların bir birleşimidir.Söylenir ki başlangıçta rüzgar(burada bahsedilen rüzgar hareketin oluşturduğu ilk formdur) bizim dünyamızın temelini(gyatams) sarmal bir hareket ile yarattı.Rüzgarın bu hareketi,melodiliydi ve içinde bütün formları kapsayan bir şekildeydi.İlk gyatams söylendi ve ondan sonra sırayla sesin gücü ile baştan sona diğerlerini oluşturan şekiller meydana geldi.Bu sadece başlangıçta olmadı,günümüzde de devam etmektedir.
Her atom aralıksız olarak birbirlerinin etrafında dönerken kalın ve ince vibrasyonlar üretir ve parçalara ayrılmalarına sebep olan yaratıcı titreşimler yoktur sadece ürettikleri seslerin içinde yıkıcı titreşimler de vardır.Herkes,iradesi ile hem yaratıcı hem de yıkıcı vibrasyonlar üretir ki bunlar temizlenebilir ya da dönüşümleri frekanslar aracılığı ile sağlanabilir.”

 
Evren, inanılmaz büyüklükteki bir yaylı enstrüman gibidir.Atom çekirdeklerinden evreni oluşturan en küçük atomik yapılara kadar her şey birbirleriyle titreşim halindedir.Dünya,bir parçası olduğumuz sonsuz üst tonlardan oluşmaktadır ve her insan kendine özel bir titreşim yaymaktadır.Ayrıca bu görüş bütün evrenin nasıl birbiriyle bağlantılı olduğunu bize açıklamaktadır.Ziller,gonklar,çanlar gibi metallerle yapılmış birçok enstrüman armonikleri içinde barındırır.Ana sesten oluşan armoniklerin sesleri yukarı doğru tizleşirken,frekansları da yükselmeye başlar.Armonikler ile yükselen frekanslar,bedende veya zihinde oluşmuş negatif etkileri dönüştürerek enerji alanını düzene sokar ve farkındalık düzeyini geliştirir.