ARMONİK ŞARKICILIĞI 2.Bölüm

Her sesin gizli ve eşsiz doğasını taşıyan armonikleri işitmeye başladığınızda ve armonikleri kendi sesinizle de oluşturmaya adım attığınızda , evrenin ve doğanın nasıl mükemmel bir müzik, geometri ve matematik sistemiyle meydana geldiğini de kavramaya başlarsınız. Her tonun içinde armonikler vardır, tıpkı beyaz ışıktan oluşan gökkuşağı renkleri gibi. Armonik şarkıcılığı, aynı anda iki ses oluşturabileceğiniz bir şarkıcılığın ötesindedir. Yüzyıllardır uygulanan gırtlak ya da armonik şarkıcılığı için derler ki… Ana düz tonu uygulayan ses kasları, zihin ve bedendir fakat bir flüt sesi gibi duyulan ikinci ses , ruhun sesidir.

Tüm müzikal sesler, temel bir frekansın üzerindeki sabit ilişkilerde yankılanan tonlar  içerir.  Bu tonlar , ton rengi yaratır ve farklı müzik enstrümanların veya bir sesin diğerinin sesinden ayırt etmemize yardımcı olur.

Farklı kültürlerin müzikal geleneklerinin benzersiz yaratıcılığı ve ifadesi vardır fakat oldukça ilginç olan bazılarının ortak bir yolu paylaşmasıdır; sözleri kullanmak yerine kendi vokal müzik tarzlarında sesler kullanmışlardır. Eski geleneklerde örneğin Tibet ve Gregoryen kültürlerinde uygulanan armonik şarkıcılığının farklı ifadeleri vardır ancak ortak yanı bu tonlamaların maneviyat ve bilinç dönüşümü için uygulanmış olmasıdır.

Tuva ‘daki Khömei gırtlak şarkıcılığının  en az üç farklı anlamı vardır: şamanistik, animistik ve estetik.

Ses ve müzik entstrümanları bir frekans kümesidir (yığınıdır). Herhangi bir ses oluştuğunda, bu ana sesin içine gömülü sayısız yüksek sesler ya da tonlar ortaya çıkar. Bu ana tonun içindeki saklı seslere, doğuşkanlar ya da armonikler denir. Armoniklerde bulunan çeşitli motifler ve değişken kuvvetler sesin renkliliğini belirler. Aslında doğal olarak her ses harmoni ya da sesin rengi olarak ifade edilen pek çok frekansın bileşiminden oluşur. Beyaz ışığın, spektrumun bütün renklerini oluşturması gibi ses de işittiğimiz gerçek çoklu ses harmonisidir.

Tamamen aynı frekansta şarkı söyleyen iki sesin kendine özgü armonik yapısının farklılığı aynı DNA yapımızın ve parmak izimizin farklı olduğu gibi ayırt edilebilir. Armonikler ayrı sesler olarak duyulmaz ancak göreceli yoğunlukları sesin tüm parametrelerini (yoğunluk, ses perdesi, tını, süre) algılamamızı tanımlar.  Bu bileşenlerin zamansal evrimi, her sesin veya enstrümanın sesini benzersiz ve tanımlanabilir kılan şeydir.

Vücudumuz, beynimiz ve özellikle kulaklarımız armoniklerin süptil etkilerine son derece duyarlıdır. Armonik sesler ilk frekansın katları olarak büyük rakamlarla artarlar. İkinci harmonik ses, birincinin iki katı ; üçüncü harmonik ses üç kere daha fazla titreşim gösterir ve bu böyle devam eder. Bütün bu sesler notanın renk tonunu oluşturarak beraber harmanlanır. Frekanslarında artış oldukça daha hızlı titreşim göstererek sonsuzluğa devam edip , doğada daha süptil hale gelir. Bu nedenle harmonik sesler, sesin süptil yapısına oldukça katkıda bulunurlar.

Tıpkı armoniklerdeki sonsuzluk gibi kendimizi durmaksızın yenilenen ve gökyüzüne dallarıyla uzanan bir ağaç gibi hissedebiliriz.

Fiziğin son zamanlardaki dallarından biri olan Evren bilimine göre evren inanılmaz büyüklükteki bir yaylı enstrüman gibidir. Atom çekirdeklerinden evreni oluşturan en küçük atomik yapılara kadar her şey birbirleriyle titreşim halindedir. Bu teoriye göre dünya bir parçası olduğumuz sonsuz üst tonlardan oluşmaktadır, her insan kendine özel bir frekansta titreşim yaymaktadır. Ayrıca bu görüş bütün evrenin nasıl birbiriyle bağlantılı olduğunu bize açıklamaktadır.

ARMONİK ŞARKICILIĞI TEKNİĞİ

Gırtlak şarkıcılığı ile armonik şarkıcılığı farklı tekniklerdir. Daha önceki yazılarımda geleneksel gırtlak şarkıcılığı ile ilgili bilgileri bulabilirsiniz. Batı tarzındaki armonik şarkıcılığında, armonikler gırtlağa yüklenilmeden ağız ve burun boşluğunda , damak ve dil hareketleriyle uygulanan vokal tonlar ( u-o-a-e-i ) ile dilin yükselip alçalmasıyla oluşturulur.

Ana ton, kontrolü geliştirmek ve harmonik ölçekte daha geniş bir seçenek yelpazesi sağlamak için mümkün olduğunca düşük yani pes tonlar ile denenmelidir. Islık ya da flüt sesine benzeyen ve armonikleri oluşturan ikinci ses, dilin şekli ve yüksekliği, çene konumu, dudak yuvarlama ve yayma hareketleriyle oluşur, ses kaslarını kullanarak bu sesi oluşturamazsınız özellikle ilk denemelerinizde.

Armonik şarkıcılığını öğrenirken ilk önce harmonikleri duymayı ve müzik notaları olarak algılamayı öğrenirken, farklı vokal veya ünlü sesler ile oluşan tonların ayrımını duyarsınız. Tını ve ünlü harflerle oluşan armonikleri uygulamanız diğer şarkıcılık tekniklerini geliştirirken size yardımcı olacağı gibi kulak algınızın güçlenmesine de katkıda bulunur.

Bir sesin harmonikleri, doğal bir müzikal ölçek oluşturur. Eğer temel frekans 100 Hz ise 2. harmonik frekansı 200 Hz’dir;  3. harmonik frekansı 300 Hz olur. Ve bu mükemmel matematiksel uyum harmoniklerin yükselişine göre devam eder. Gelişmiş armonik şarkıcılığını tekniğini  ( Diphonic Singing ) uygulayan şarkıcıların 2600 Hz ulaşabildikleri ölçülmüştür.



Armonik sesleri oluşturmaya başlarken nazal sesler ( burun boşluğu ) oluşturmak yararlıdır , armonikleri geliştirir fakat armonikler geliştikten sonra fazla bu teknik kullanılmamalıdır. Çünkü doğal olmayan bir ses yaratabilir. Tuva’ da konuştuğum bazı gırtlak şarkıcıları beni bu konuda uyarmışlardı. Tuva’ ya gittiğimde armonik şarkıcılığını geliştiriyordum ve özellikle frekansı yüksek tonlara ulaşamamıştım. Tuva’ lı şarkıcılar bana nazal sesi uygulamayıp, göğüs tonlarını güçlendirmemi söylediler ve gerçekten çok kısa bir sürede armoniklerim büyük bir gelişme gösterdi. Fakat önceden belirttiğim gibi yeni başlayanlar için nazal teknik geliştiricidir.

Armonik şarkıcılığına başlarken çok sessiz bir yerde olmanızı öneririm. Doğaya yakınsanız mutlaka dağlık bir bölgeye gidin çünkü yankılamayı daha iyi işitebilirsiniz hatta bir mağara bulursanız harika olur. Fakat evdeyseniz banyo akustiğini kullanabilirsiniz.

Armonikleri doğada söylerken her zaman etrafıma kuşlar geldi 🙂 Himalayalar’ da kartallar, Kolombiya’ da akbabalar başımın üzerinde daireler çizerek uçtular. Benimle birlikte şakıdılar. Her zaman kuşlar etrafınıza gelecektir ve sizinle şarkılar söyleyecektir. Köpekler, çok tiz frekanslara ulaştığımda hep havladılar ve ben susana kadar da susmadılar. Kediler, ilk başta rahatsız oluyorlar ve gelip inceliyorlar, bakıyorlar ve sonra bir kenara gidip uyumaya başlıyorlar. Kediler müzik sever.

Armonik şarkıcılığına başladıktan sonra bir opera şarkıcısı olarak şunu öğrendim ; büyük ses çıkarmak önemli değil, evrenin ve bilincin gizemi küçük ayrıntılarda gizli tıpkı sesimizde olduğu gibi. Ve işitmenin, dinlemenin , sessizliğin önemini bir kez daha kavradım çünkü armoniklerin sonsuzluğunu doğayı ve evreni dinlemeye başladıktan sonra algıladım. Yolculuğum, armoniklerin eşsiz keşfiyle devam ediyor…..

Öz ‘ Lem . 20.05.2020

Kaynaklar :

ON THE MAGIC OF

OVERTONE SINGING / Piero Cosi, Graziano Tisato

https://www.researchgate.net/publication/334122063_Polyphonic_Overtone_Singing_an_acoustic_and_physio-_logical_MRI_analysis_and_a_first-person_description_of_a_unique_mode_of_singing

Youtube kanalımdan armonik şarkıcılığı ile düzenlediğim bestelerimi ve dünya yolculuğumda kaydettiğim videolarla oluşturduğum müzik videolarını izleyebilirsiniz…