Yollar…

Yollar, biz aramaya başladığımızda aralanır. Öz, Aşk’ın kokusunu aldı mı bir kez, onun kokusunu tekrar arar durur yollarda. Var oluşunun kaynağına ulaşmak derdiyle dağları deler, yollara düşer, dualar eder, şarkılar söyler, danslar eder, ağıtlar yazar, şiirler besteler, türküler söyler, binbir halden binbir hale döner. Döner de döner, ona varabilmek için, halbuki O, kendine en yakın yerdedir. Kendi içinde gizlidir.

Kalbin vibrasyonları tıpkı bir gül açılır,dalgalı, kıvrım kıvrım,gökkuşağı renkleriyle sonsuzluğa uzanan. İçinde bütün renkleri taşıyan, üçüncü boyutta bir görüntü oluşturan sonra tekrar kaynağına dönüp beyaz renge ulaşan,ışığa dönen. Işıkta eriyip, ışıkta yok olan. Vibrasyonun kaynağı kendi içinde gizlidir.

Bir Ses’in, ondan öte Sessizliğin içinde gizlidir.
O, görünebilenden öte işitilebilendir.
Kutsal Ses’in peşindeki yolculuğum, Ses mi? Ses’sizlik mi? diye başlar…