RİSHİKESH / Kuzey Hindistan

“Eğer mutlu ve özgür olmak istiyorsan, seni hiç kimse durduramaz.”

“If you want to be Happy and Free, nobody can’t stop you.” MOOJİ

İlk Hindistan yolculuğumun ardından sonra uzun bir süre sabır sınırlarını zorlayan karmaşık ülkeye tekar ayak basmayı hiç düşünmüyordum ki arkadaşlarım Mooji satsangları için Rishikesh’ e gideceklerini söylediklerinde tekrar Hindistan’ ın çağrısına kulak kabarttım. Himalayalar ile dünyalar güzeli Ganj Nehri’ nin kavuştuğu kutsal şehir Rishikesh’ in yolları aralandı ve baharat, toz ve tütsü kokularının karıştığı ülkede kendimi yeniden buluverdim.

Rishikesh, ” Himalayalar’ a Giriş Kapısı ” , Himalayalar’ ın yamaçları Ganj Nehri ile nazikçe buluşuyor, Baba Himalayalar’ a varmadan önce Anne Ganj tüm berraklığıyla sizi arındırıyor. Himalayalar da doğup güneye inerken gitgide çamur rengine dönen Ganj Nehri’ ne, Rishikesh’ de girmek mümkün sadece su soğuk, suya girmeseniz dahi kutsal nehir olarak adlandırılan Ganga’ nın yanında oturduğunuzda güçlü enerjisini hissedebilirsiniz.

Hindistan’ ın Uttarakhand bölgesinde yer alan şehrin en kalabalık bölgesi pek çok yoga okulunun yer aldığı Lakshman Jhula ve Ram Jhula. İğne atsan yere düşmez yoga, meditasyon okullarından ve aşramlardan denebilir. Her sene yüzlerce insan Rishikesh’ e sertifika almak için gidiyor çünkü uzun süreli ve ucuz bir eğitim almak isteyenler için pek çok aşram ve yoga okulu var.

Lakshman Jhula ve Ram Jhula köprülerinden geçmek tam bir şenlik hali. Sadece iki insanın geçebileceği köprüden motorlar, el arabaları, onlarca insan tıkış tıkış geçerken köprünün halatlarına pusu kurmuş maymunlar, elinde yiyecek olanları asla pas geçmiyor, elinizde yiyecek bulundurmasanız iyi olur. Nasıl bizim ülkenin kedileri var Hindistan’ ın maymunları var bence çok keyifli maymunlarla iletişim kurmak sadece gözlerine direk bakmayacaksınız ve bebeği olanlara pek yaklaşmayacaksınız, yiyecekleri çalmak dışında hiçbir saldırganlıklarını görmedim.

Lakshman Jhula bölgesi daha geleneksel, Ram Jhula ise yabancıların kalmayı tercih ettikleri bir bölge olduğu için biraz daha sakin denebilir, hostelleri daha temiz ve yemek yiyebileceğiniz pek çok seçenek var. Rishikesh’ in kutsal şehir olarak adlandırılması Ganj Nehri’ nin kıyısında sıralanmış pek çok önemli tapınaklarla çevrilmiş olmasından. Akşam üstü kıyıya oturduğunuzda tapınaklardan gelen ayinleri dinleyebiliyorsunuz, nehrin üzerinden insanların dilekleriyle sürüklenen çiçeklerle süslenmiş onlarca mum akıp gidiyor.


Mooji Satsangları sabah erken saatte başlayıp öğlen bitiyordu, Mooji’ yi dinlemeye gelen yüzlerce insan büyük salonu dolduruyordu, Satsanglardan çıktığımda kalabalıktan sıyrılıp hemen Ganga’ nın yanıbaşına sığınıyordum çünkü Mooji’ nin Öz ve Ego ile anlattıklarını zihnin sindirmesi pek de kolay olmuyordu. Hayatıma yeni giren ruhani öğretmenler Ramana Maharji, Papaji ve Anandamayi Ma sayesinde ” sahte benliklerimden ” nasıl sıyrılıp özgürlüğe kavuşabilirim sorularıyla darlandığımda hayatımın en önemli parçası müzik beni bütün sıkışıklıklarımdan kurtarıyordu.

Satsangların bitiminde mantralar söyleyerek ve kutsal sözcükleri hint ragalarıyla birleştirerek uzun ses meditasyonlarına dalıyordum. Bir süre sonra çabalarım ilk ruhsal meyvelerini verirken, duyduğum sesler yoğunlaşmaya ve hatta doğada işittiğim armonik sesler belirginleşerek melodiler oluşturmaya başlamıştı. Sahte benliklerden sıyrılmanın ilk belirtilerinin, kozmik sesleri duyma ve ışığı, renkleri başka boyutlarla algılama olarak kendini gösterebileceğini pek çok ruhsal öğretmen söylüyordu. Mooji’ nin de söylediği gibi bunlardan da ötesi vardı. Fakat şu sorulardan asla vazgeçilmemesini de bütün ruhani liderler öğütlüyorlardı, ” Bu sesleri duyan kim? ” , ” Bu ışıkları gören kim? ”

                  BEN KİMİM ?

” Öncelikle ne olmadığını fark etme yoluyla, kendinin gerçekte ne olduğunu aydınlığa kavuştur ve böylelikle dünyan, ruhunun bir yansıması olan dünyan, gitgide artarak güzelleşecek ve huzur dolu olacak. Dünya senin içsel halinin yansımasından başka bir şey değil. ” Mooji

Mooji ile ilk kitaplarını okuyarak tanıştım, ego ve sahte benliklerimizi vuran direk anlatımları, rastalı saçlarıyla kalıplaşmış ” guru ” formuna uymayan doğallığı, espirileri, kahkahalarıyla ve zekasıyla özü, özgürlük yoluna sürüklerken birden ” dan ” diye egoyu tokatlaması onu dinlemenin hazzını artırıyordu. Benim için bir guru haricinde çok sevdiğim bir dost Mooji, sıcacık gülümsemesi ve kucaklamarıyla, zihnimin karmaşasından onu dinleyerek her zaman huzura eriyorum.

Jamaica’ da doğmuş Mooji ve sonra İngiltere’ ye giderek Londra’ da yaşamaya başlamış. West End’ de uzun yıllar sokak ressamlığı yaparak para kazanmış ve bir dönem Brixton kolejinde resim ve vitray dersleri vermiş. Ruhsal arayışında Papaji’ nin gurusu olması bütün hayatının akışını değiştirmiş. Altı yıl boyunca geçirdiği sancılı, parasız, insanlardan uzak dönüşüm döneminden bambaşka bir insan olarak var olmuş ve bütün hayatı değişmiş. Londra’ da küçük apartman dairelerinde başladığı satsanglar, gitgide büyüyerek şimdilerde binlerce kişinin katıldığı buluşmalara dönüşmüş.

” An’ da olmanın doğası, her zaman mutlu olmak, ışık saçmak ve bilgelikle dolu olmaktır. ” Mooji

” Şartlanmışlığın hipnozundan kurtulmak ve sahte kimlikten özgürleşmek hayatında hissedebileceğin en büyük gülümseme ve sevinçtir. “

” Ölmek bir düşüncedir. Her şey ölmekten korkar! Kendi doğanı bilmeden yaşamak ölümdür, bu yüzden de her şey ölüdür. Eğer kendini sadece beden ve zihin olarak alırsan, sen öleceksin! Kendini farkındalık olarak keşfettiğinde ölüm fikri artık sana bir dert oluşturmayacak. Biz fiziksel ölümden korkarız bu yüzden de bir şekilde hayatın kendisinden korkarız.”

 

“When man looks for experience he becomes the body.
When he looks for knowledge he becomes the mind.
When he looks for God he becomes the Heart.
When he looks for Truth he becomes Nothing.”

” Bir dalga okyanustur ve yükseldiği zaman ona dalga adı verilir. Bu isim verildiğinde sanki varoluştan bağımsız bir varlığı varmış gibidir. Yüzey boyunca yuvarlanıyor gibi görünür ki bu suda akan su-sudur -ve buna hayat diyoruz. Sonra söner ve buna ölüm denir. Suya hiçbir şey olmadı. Bu sadece kendiliğinden bir harekettir, ancak adı ve biçimi nedeniyle ayrı bir varlık olarak görünür. Bunca zaman sadece yükselen, akan, yatan suyun oyunu değil, hikaye yok. Zihin, hikayeyi yanıltıcı bir kimlik oluşturarak yapar. Gerçek anlamada, hepsi bir’ dir. Kimlik yükseldiğinde, buna hayat diyoruz. Kaybolduğunda buna ölüm deriz. Ancak, saf Ben’in perspektifinden bakarsanız, otonom, bağımsız bir varlık diye bir şey yoktur. Bütün eylemler okyanusun eylemleridir.”

“Ben” duygusu, sesi veya titreşimi, Yüce Olandan doğan ilk isim ve vibrasyondur. Bütün ‘ötekiliği’ bir kenara bırakıp kalpteki I-am-ness ( ben- sizlik ) hassasiyetinde dikkati birleştiren duygusal varlıklar, yanıltıcı bağlayıcı zincirlerden kurtulup kalıcı özgürlüğe erişirler.”

                            PAPAJİ

Mooji ve pek çok insanın aydınlanmasına önderlik etmiş Hindistan’ ın en önemli gurularından Papaji’ nin öğretisi, insanın bütün yalancı kimliklerinden arınana kadar özünün keşfinden asla vazgeçmeden ” Ben Kimim? ” sorusunu ısrarcı bir şekilde sormasına dayanır. ” Lion ” Aslan lakaplı Guru Papaji, aydınlanma yolunda kahkaha ve neşeden de vazgeçilmemesini anlatır.

Bir gün Papaji’ye sormuşlar, uyanışdan daha üstün olan bir şey var mı diye. Papaji; “Aşk” demiş.

” Bir kişide ego olduğu sürece herhangi bir şekilde başarıya ulaşabileceğini düşünmüyorum. Eğer zihninde kibir varsa Tanrı bile ona yardım edemez. Ve teslimiyet demek Tanrı’ ya teslim ol demek değildir, Egonu teslim etmen demektir. Ancak o halde bu Tanrı’ ya teslimiyettir. Böylece içindeki Tanrı senin arkadaşın olur, kendisini sana belli eder, tek seferde. Ama ego ile devam edersen iki şey buluşamaz. Nehrin okyanusa kavuşup birleşmesi gibi sen de Tanrı ile birleşmelisin. Bu şekilde egonu İlahi Olanda eritmeli ve onunla bir olmalısın. Teslimiyet buna denir.
Ben Tanrı’ya dua ediyorum, ben Tanrı’ya gidiyorum, ben kiliseye gidiyorum…tüm bunlar sana yardım etmeyecek. Ve Tanrı’ ya gittiğinde teslim ol, bu ” ben ” i kendinden söküp at. Bu ” ben ” i yok etmen lazım, kafanın kesilmesi budur. ” Ben ” vücut beden demektir. ” Ben ” bedendir. Bu beden ilahi ışığı nasıl görebilir ki ?
Sorunların kaynağı ben dir, ısdırabın kaynağı bu ben dir. Acı çekiyorum, ölüyorum…Sadece bu ben sorun çıkarıyor, öyleyse bu ” ben ” den kurtul. Öyleyse Tanrı’ yı aramak yerine ki Tanrı ‘ bir yerde arayamazsın, O her yerdedir, bunun yerine ” sen ” ortadan kaybol. Ondan sonra göreceksin ki Tanrı her yerde ama bunu görmek için ” sen ” ortadan kaybolmalısın. Hem Tanrı hem de ” sen ” bir arada olamazsınız, bu mümkün değildir. ” PAPAJİ

“Don’t touch anything that appears, because it will soon disappear. Look within to where there is no name or form and you will know who you are- FREEDOM ” Papaji

” Yeni bir şeyler denemeyi bırakıp kendinizi keşfedin. Öyle güzel olun ki, bu sizin güzelliğinizden etkilensin. Sizin Onu kazanmaya çalışmanızdansa O gelip sizi alsın. Onu kazanacak olan kim bu arada? Kendinize O’nun tarafından alınmaya izin verin. Bu tek yolu. Tertemiz olun. Bu arzusuz olmak demektir. Kendi doğanız tertemizdir. Bu yüzden er ya da geç bunu anlayacaksınız. Arzu olmadığında orada güzellik vardır, sevgi vardır. Bu güzelliği ona ulaşmak için yarattığınız düşünceyle bile bozamazsınız. Bu düşünce sadece bir saf olmayıştır (karışık oluş) o kadar. Sadece, hiçbir düşüncenin yükselmemesine dikkat edin ki lekesizce güzel olasınız. Mükemmel derecede saf ve pürüzsüz… Böylece her şey önünüzde aniden açılıverecek. Sonra bu güzellik güzelliğin kendine (sana) sarılacak.”

                         RAMANA MAHARSHİ

” Dalga denize sordu. Senin gibi olabilirmiyim ? Deniz cevap verdi. Çok kolay. Sakinleş yeter. “

Mooji’ nin Satsanglarında yanı başından fotoğraflarını hiç ayırmadığı gurulardan biri de ustası Papaji’ nin de ruhani öğretmeni Ramana Maharshi’ dir.
Tiruvannamalai yakınlarındaki Arunachala tepesinde yıllarca yaşamış olan Ramana Maharshi, Hindistan’ ın en önemli gurularından biriydi. ( 1879-1950 ) Kutsal mağarada girdiği uzun meditasyonlarının yanı sıra öğretilerini aşramına gelen takipçileriyle paylaşıyordu ve en büyük zevki güneş doğmadan kalkıp ibadet ettikten sonra aşramındaki mutfakta saatlerce çalışarak ziyaretçilerine ve öğrencilerine yemek pişirmekti.

Öğretisinin temeli, benliğin soruşturulmasıydı. Başlangıçta uzun çabalar gerektiren bu metot, ” Ben Kimim? ” sorusunun ısrarcı bir şekilde sorularak ve farkındalık halinde ego gözlemlenerek nihayetinde kişinin bütün ” sahte benliklerinden ” sıyrılması ve zihnin kalp merkezinde çözülerek öz benliğine ulaşmasıydı.

” Tüm kötü nitelikler egonun etrafında konumlanır. Ego yok olduğunda farkındalık kendiliğinden ortaya çıkar. Özde iyi ve kötü nitelikler bulunmaz. Öz, tüm niteliklerden arınmıştır, nitelikler sadece zihne aittir. “

” If you seek the ego you will find that it does not exist. That is the way to destroy it”

” Kendini düzeltmek tüm dünyayı düzeltmektir. Güneş, doğası gereği parlaktır. O, kimseyi düzeltmez. O, parladığı için tüm dünyada ışık vardır. Kendi içinizdeki dönüşüm tüm dünyaya ışık saçmak demektir.”

                YENİ YOL ARKADAŞIM ” SHAKTİ “

Bir akşam arkadaşlarımla Ganj’ ın kıyısında oturuyorduk ki bir müzik sesi duydum aniden kulaklarımı sarmalayan, sanki göklerden inmiş melodilerle dolu. Hemen sesin kaynağına gittim, bir adam kucağında metal bir davul çalıyordu. Aldım kucağıma metal davulu, daldım melodiler alemine. Sanki göklerden inmiş bu güzelim davul, düşmüştü kucağıma. Tanıştığım adamların bu davulu yaptığını öğrendiğimde çok sevindim, bu metal davul ilk göz nuru üretimlerindendi. Ertesi gün hemen davulu imal ettikleri yere gittim.

Dört ayrı metalden, bu metal davulu yapmışlardı. % 80 bronz, geri kalanı pirinç, bakır ve gümüştendi. Harmonikleri ve titreşimleri özellikle ses meditasyonunda ve enerjisel çalışmalarda kullanmak için mükemmeldi. Üzerinde el işlemeleriyle ” Om namah Shivaya” yazıyordu ve Shiva’ nın mavi taşı Hekta, tam ortasında duruyordu. İsmi nedir bu davulun dedim ” Om Shanti ” dediler. Ben yeni bir isim verdim yeni yol arkadaşıma, ” Om Shakti ” .

Shakti, dişil tanrısal enerji anlamına geliyor ve ayrıca Doğa Ana’ nın yaratıcı enerjisine verilen bir isim. Shiva’ yı özgürlük yolunda bütün korkularından arındıran güç ve sevgiyi sunuyor. Özgürleşme yolunda hala korkularla dolu olan yüreğimi sakinleştirecek miydi Shakti ?

Ganj Nehri’ nin kenarında çaldım Shakti’ yi, yıldızlarla kaplı gökyüzüne çaldım. Rishikesh’ den ayrılma zamanı geldiğinde Shakti ile birlikte daha kuzeye, Himalayalar’ a doğru çıkmaya karar vermiştik. Korkularımın ötesine geçerek tamamen sahte benliklerimden sıyrılıp özgürleşmeye karar vermiştim. Ve Shakti ile Dharamsala’ ya doğru yola çıktık.

                                İLK VİDEO

Yaklaşık beş senedir fotoğraf çekiyorum, İstanbul’ daki Foto Entropi grubumuzla Türkiye’ de batıdan doğuya pek çok şehri gezerek fotoğrafladık ve çeşitli sergilerimiz oldu. Benim için fotoğraf ana odaklanmak ve bambaşka insanlar, hayatlar, şehirler tanımak demek. Rishikesh’ de cep telefonumla video çekmeye de başladım, açıkçası fotoğraf kameramı her zaman taşıyamadığım için büyük kolaylık sağlıyordu. Videolar birikti ne yapsam derken müzik klipleri oluşturmaya karar verdim. İpad’ ime yüklediğim basit bir programla videolarımı düzenledim ve üzerine doğaçlama bir şeyler çalıp, söylemeye başladım. Mükemmel olmasının hiç bir önemi yoktu benim için sadece ruhsal ve seslerle olan yolculuğumun parçalarıydı. İlk videomu sizlerle paylaşmak isterim, biliyorum ses kalitesi iyi değil ama olsun düzeltme yapmadım ve yapmayacağım, olduğu gibi kalsın öyle güzel…. Shakti’ nin sesini de video da duyabilirsiniz tabii doğal sesi çok daha enerjisel ve kozmik seslerle doludur 🙂